Kudüs’te asırlar özlendi… Hz. Ömer’in tarihi belgeleri yeniden gündemde
HABER7
Peygamberimiz Hz. Muhammed’in Miraç mucizesine ayak bastığı yerler arasında yer alan Mescid-i Aksa’nın da bulunduğu Kudüs. Hz. Ömer Döneminde fethedilerek İslam toprağı haline getirildi. 637 yılındaki fethin ardından Kudüs’te barış ve huzur dönemi başladı. Ömer’in yayınladığı ferman tarihe geçti.
Bugün İsrail işgali altında kan, gözyaşı ve zulümlerle gündemde olan Kudüs’ün İslam orduları tarafından fethinin ardından. Hz. ÖmerTüzüğünde insanlara zarar vermemek, ibadet yerlerine dokunmamak, mallarına el koymamak, yerel halka dinlerini değiştirmeleri konusunda baskı yapmamak gibi ilkeler vardı.
Yüzyıllara ışık tutan o belgeyi hatırlatan ilahiyat profesörü Mustafa KarataşÜlke TV ekranlarında şunları söyledi:
YÜZYILLARDIR KAN DÖKÜLMEDİ
Bir İslam şehri olarak 462 yıl kansızca yönetilen Kudüs’te, 1099 yılında Haçlı Ordusu’nun işgalinden sonra kaotik düzen devam etti. Selahaddin Eyyubi1516’da Osmanlı padişahı Yavuz Sultan Selim HanOsmanlı yönetiminin sona erdiği 1917 yılındaki İngiliz işgalinden günümüze kadar fethedilen Kudüs ve Filistin coğrafyası kan denizine dönüşmüştür.
OSMANLI DÖNEMİNDE ADALETİN ‘MERDİVENİ’
Hz. Ömer’in fethi ile 462 yıl boyunca İslam’ın huzur ve güven ortamına giren Kudüs, Yavuz Sultan Selim’in fethi ile 401 yıl boyunca Osmanlı hakimiyetini yaşamıştır. “ İkinci dört yüzyıl Tarihe damgasını vuran örnekler o dönemde sergilendi. Onlardan biri, ‘ Diriliş Kilisesi‘ olay…
Kudüs’te Diriliş Kilisesi , Hz. İsa’nın mezarının bulunduğuna inanılan ve Hıristiyan dünyasının en kutsal yerlerinden biri olan Hıristiyan tapınağından bahsediyor. Bu nedenle farklı Hıristiyan topluluklar tarafından bu kiliseye büyük değer atfedilmektedir.
Bu değerden dolayı kilisenin farklı Hıristiyan toplulukların temsilcileri tarafından paylaşılması ve kullanılması konusunda sıklıkla tartışmalar yaşanmaktadır. Osmanlı idaresi döneminde ortaya çıkan bu idari kriz bir Osmanlı fermanı ile çözülmüştür. Bu ferman yüzyıllardır olduğu gibi bugün de geçerliliğini koruyor.
Ortodoks, Katolik, Ermeni ve Süryani kiliselerinin çatıştığı ve kanlı gerilimler yarattığı Diriliş Kilisesi hakkında. Osmanlı Padişahı Üçüncü Mustafa, 1757kutsal yerlerde statüko Şöyle bir ferman yayınladı: Bu fermana göre kilisenin temizliği ve bakımı dört Hıristiyan mezhebi arasında eşit olarak paylaştırılmıştı. Fermanda mezhepler arasında yerler dağıtılırken, avluyu temizleme hakkı Ortodokslara, merdivenleri temizleme hakkı da Katoliklere verildi.
Sultan Abdülmecid tahta çıktı 18521964 yılındaki temizlik döneminde bir gün tarikat mensupları şöyle dediler: ” İyiliklerimizi alıyorsun“” anlayışıyla birbirleriyle kavga etmeye başlayınca çatışmalar yeniden alevlendi ve 1 kişi hayatını kaybetti.
Sultan Abdülmecid bir ferman yayınlayarak Kudüs’teki kutsal mekanlarda yeni bir “statüko” ilan etti.
“ Kutsal yerlere geleceğim ve kimin neyi temizleyeceğini dakika dakika belirleyeceğim. Bundan sonra kim taşı hareket ettirirse, başını da hareket ettirir. Bilgiye…” Devam eden ferman, Kudüs’e vardığımızda kilisenin önündeki meydanda okundu. O sırada bir Ermeni papaz, ahşap bir merdivene basarak kilisenin ön cephesindeki pencerelerden birini temizliyordu. Rahip, kararnameyle hemen indirildi ancak merdivenleri kaldırmak isteyince engellendi ve müdahale edildi.
O günden sonra bu merdiven, Osmanlı’nın ilan ettiği statükonun devamının vaadi olarak hâlâ aynı yerde tutuluyor. Bugün Osmanlıların o dönemde belirlediği mezhepler arası paylaşım yürürlüktedir ve 1,5 asırlık merdiven, bu statüko yasasının bir rozeti olarak pencerede duruyor.
Nitekim Osmanlı Devleti’nin gönderdiği uzmanlarla yerler milimetrik olarak paylaştırılmış ve çatışmaya neden olan son adımın Katoliklerin hakkı olduğuna karar verilmiştir.